Endüstri 4.0 Çağı Başladı; Yeni Rakipleriniz Robotlar ve Yapay Zeka
Buharlı makinelerin icadı, elektriğin yaygınlaşması, seri üretim ve bilgi teknolojilerine geçiş derken günümüz sanayi dünyası artık Endüstri 4.0 adı verilen yeni bir dönüşümün eşiğinde. İlk kez 2013 yılında dünya sanayi mühendisliğinin öncüsü Almanya tarafından telaffuz edilen bu yeni dönem, en basit tanımıyla “insanların bilgisayarlarla çalıştığı” dönemden “bilgisayarların insansız çalıştığı” döneme geçişi temsil ediyor.
Bilgisayarlarla kontrol edilen robotlar sanayinin her alanında seri üretim bantlarında uzun yıllardır durmadan yorulmak nedir bilmeden çalışıyorlar. Dolayısıyla bu yeni bir teknoloji değil; hatta yeni bir iş disiplini de değil. Bu, gelişen teknolojinin yardımıyla kendi elde ettiği verileri kullanarak kendi süreçlerini yeniden düzenleyebilen, kendi çözümünü kendisi üreten ve kendi kendini optimize eden makinelerin yer aldığı yeni bir süreç.
Bundan 10 yıl önce de işlerimizi bir çok alanda bilişim teknolojileriyle yürütüyorduk; ama o zamanın teknolojisi bahsi geçen bu süreçleri bu kadar önemli ölçüde hızlı ve verimli kurgulamamıza izin vermiyordu. İki yılda bir sayıları ikiye katlanan milyarlarca transistörün yığılı olduğu silikon devreler, teraflop eşiğini aşan işlemciler, gigabit hızında mobil iletişim çözümleri ve dünyayı saran bulut bilgi ağları, sadece bilgisayarınızda Word dosyasını daha hızlı açmanızı veya internette daha hızlı sörf yapmanızı sağlamakla kalmıyor. Tüm bu gelişmeler, Endüstri 4.0’ın temelini oluşturuyor.
Temelde ‘Nesnelerin İnterneti’ var
Endüstri 4.0 kavramı, otomasyona yönelik sistemlerin sahip oldukları sensörlerden ve uç birimlerinden gönderilen verilere ve gelen verilerin işlenmesine dayanıyor. Yani, işin temelini nesnelerin interneti dediğimiz kavram oluşturuyor. Endüstri 4.0 yaklaşımının temel çalışma prensibi şu: Otomasyon sistemlerinin mevcut çalışma koşulları, performansı ve elde ettiği sonuçlar yardımıyla sürekli ölçümleniyor. Toplanan veri, endüstriyel standartlarda veri aktarımına uygun ve yüksek güvenlikli iletişim sistemleriyle büyük veri merkezlerine iletiliyor. Ardından, bu veriler yüksek performanslı analiz sistemleriyle anlamlı verilere ve somut aksiyonlara dönüştürülüyor. Böylece sistemlerin verimliliğini artıracak yeni yaklaşımların uyarlanması, sorun çıkaran bir bileşenin devre dışı bırakılarak iş yükünün diğer bileşenlere aktarılması gibi süreçlerin hepsi otomatik olarak gerçekleştiriliyor. Makineler ve sistemler kendi kendini yeniden ayarlıyor; kendi çalışmasını optimize ediyor; hatta yapay zekayı kullanarak yeni sorunlara yeni çözümler üretiyor. İnsanların yerine karar veriyor ve uyguluyor. Normalde yaptığı işin dışında fonksiyonu olmayan bir makineyi, hatta bir sokak aydınlatma armatürünü öğrenebilen, karar alan ve uygulayan bir yapı haline dönüştürüyorsunuz.
15 yılda 14,2 Trilyon Dolar…
Böyle bir sürecin üretimden tedarik zincirine kadar endüstrinin hemen her alanında verimliliği artırarak önemli sonuçlara yol açacağını ve yeni fırsatları gündeme getireceğini öngörmek hiç zor değil. Sadece fabrikasyon üretim için düşünmeyin. Fast food zincirlerinden turizme kadar Endüstri 4.0 yardımıyla yapılabilecek çok şey var. Bu konuya dair araştırma ve danışmanlık şirketlerinin açıkladığı bazı raporlar da hayli dikkat çekici. Accenture tarafından Ocak 2015’te yayınlanan rapora göre Endüstri 4.0, sağladığı yüksek verimlilik ve maliyet tasarrufu sayesinde önümüzdeki 15 yılda dünya ekonomisine 14,2 trilyon dolar katkı sağlama potansiyeline sahip. Şu an endüstri genelinde neredeyse tüm çabalar bu vizyonu gerçeğe dönüştürme amacına hizmet ediyor. Örneğin aranızda 5G mobil iletişim teknolojisinin hala insanlar için düşünüldüğünü ve tasarlandığını sananlar varsa, bir kez daha düşünmesini öneririm.
Endüstride yepyeni bir dönem başlıyor. Bu yeni dönemde önünüzde iki seçenek var: Ya bu dünyaya uyum sağlayacaksınız, ya da anlık veriyle anlık aksiyon alan, sizden milyonlarca kat daha hızlı düşünerek her saniye bir öncekinden daha iyi çalışan bir sistemle rekabeti göze alacaksınız.